28 Ocak 2017 Cumartesi

HAYAL KIRIKLIĞI

Son bir ümitle gelirken  kapına,
Eskisi gibi sarılırdın ya boynuma,
Sarmaş dolaş olurduk ya,
Ben hayalini kurarken,
Camdan gördüm, seni bir başkasıyla.
Öylece kala kaldım kapında.
Gözlerim doldu.
Hıçkırıklar umutlarıma karıştı,
Hıçkırıklar  sevincime karıştı.
Ne kadar heyecanlıydım sana gelirken,
Bir kuş gibi çırpınırken yüreğim,
Gördüklerim karşısında,
Doluverdi gözlerim.
Yanında bir başkası,
Çok mutlu görünüyordun.
Gözlerin ışıl ışıl aşkla parlıyordu.
Boynumu eğerek gitmek,
Sevgimi gömmek düştü,
Yüreğimin mezarlığına.
Kader deyip geçmek düştü  bana.
Arkamı döndüm kapından ayrılırken,
Gözyaşlarım  umutlarıma karıştı,
Hıçkırıklarım sevinçlerime karıştı.
Artık uzaklardan bakıyorum sana,
Haykırıyorum içimden seviyorum diye.
Buruk bir tebessümle yayılan ümitsizliğim,
Umutlarıma  karıştı, hayallerime karıştı,
Sevinçlerime  karıştı.





15 Ocak 2017 Pazar

TEKNOLOJİYLE İMTİHANIMIZ

Çağımızın vebası oldu bu cep telefonları. İnsanları birbirinden kopardı, paylaşacak hiç bir şey bırakmadı. Neden mi? kendilerine sanal bir dünya kuranlar orada mutlu olmaya başladılar. Kendilerini nasıl tanıtmak istiyorlarsa o kimliğe büründüler. Sanal alemde insanın bire bir konuşmasında vücudunun vereceği tepkileri görmediği için yalan mı? doğru mu? söylediğinden emin olamadığınız dan dolayı güven duygusu da minimuma indi. Orada kendilerini daha rahat hissettiler insanlar. Birbirlerinin duygularını suistimal etmeler çoğaldı. Gerçek hayatla karıştırdılar. Ne yaptıklarının farkına varanlar işlerine geldiği gibi davranarak, ne yaptığını bilmeyenler de oyalanarak dolaşıp duruyorlar sanal dünyada. Karşı karşıya bile sohbet etmiyorlar artık çocuklar. Yazışıyorlar. Bu da bağımlılık yapıyor bir süre sonra, konuşmayı unutuyor olmamız ne kötü. Sosyalleşmek mi? o da ne. İnsanlar birbirlerinin yüzüne bön bön bakıyorlar. Garip bir yüz ifadeleri var. Ne bir gülümseme ne de bir somurtma. Anlamsız bir ifade ile bakıyorlar birbirlerine. Sanki bir nevi robotlaşmış gibiyiz. İletişim kuramıyoruz. Sorduğumuz soruya cevap alamıyoruz. Karşınızda ki kişi sizi anlamıyor. Bilgide gerilemişiz, hesap kitapta gerilemişiz. Sorgulamaz ve düşünmez bir hale getirmiş bizi farkına bile varamıyoruz. Hatta bizleri uyaranlara kızıyoruz. Keşke kendimizi uzaktan seyretme olanağımız olsa bu ben miyim?diye hayrete düşer insan. Ama öyle bir olanağımız yok ne yazık ki. Son zamanlarda yeni yeni hastalıklarda çıktı bu içinde bulunduğumuzdan bağımlılıktan dolayı. Zannediyorum algılama güçlüğü de çekiyoruz. Okullar da öğrenim kalitesi de, öğretim kalitesi de düştü. Tepkisizleştik  etrafımız da olan yanlış olaylara karşı. Hiç kimse kafasını telefonun dan kaldırıp ta etrafın da ne olduğu ile ilgilenmiyor. Her kez kendi dünyasında kurguları ile yaşamaya başlamış. Kendilerine sorsan biz çok mutluyuz diyorlar. Daha sayamayacağım olumsuzlukları içinde barındıran teknolojiyi amacına uygun mu kullanıyoruz?İnanın biz bir şeye dönüşüyoruz ama bilemedim neye...

ÖDÜL VERDİM

Hiç kimseyi, kendime rakip görmedim,
Başkasının olana, benim demedim.
Hep sevdim, kimseden nefret etmedim,
Affedici oldum da, kendimi ödüllendirdim.

Her kez gibi güldüm, her kez gibi ağladım,
Hayatın inişlerini, çıkışlarını yaşadım.
İnsanlar gördüm, insancıklar gördüm,
İyimser oldum da, kendimi ödüllendirdim.

Kıskançlık nedir hiç  bilmeden,
Hep sevdim ve kendimi özel hissettim.
Sevgiyi hoşgörüyle içimde büyüttüm,
Hep kendime rakip oldum da,
Kendimi sevdim, kendimi ödüllendirdim.

8 Ocak 2017 Pazar

BU CAN

Bu can, senden her şey ister,
Sevmek ister, sevilmek ister.
Aşk iksirinden,doya doya,
İçmek ister, kanmak ister.

Hislerine gem vurmadan,
Akmak ister, çağlamak ister,
Azgın dalgaların içinde,
Yarışmak ister, coşmak ister.

Bu can, senden her şey ister,
Hep seninle olmak ister.
Bir beden de sarmaş dolaş,
Nefes nefese kalmak ister.

SİZ NE İLE MUTLU OLURSUNUZ?

Mutluluk sizce nedir? sorusuna cevap arayalım isterseniz bunca mutsuzluk içinde. Kimi parada kimi lüks yaşamda kimi başkaları için bir şey yaptığında vs. arar durur. Ama hiç kimse fark edemez ki yanı başında olduğunu. Aslında günlük yaşamın içinde o kadar mutlu olacak anları kaçırıyoruz ki farkına varmadan. Ama hayatı okumak gerekiyor. Bakınca görmek gerekiyor. Ama bu gün bırakın bu söylediklerimi insanlar burnunun ucunu göremiyor. Sarhoş gibi bir koşuşturma içinde, hırsla hedef edindiklerine  sanki bir maraton koşuyormuş gibi koşuşturuyorlar. Anlar çok önemli yaşantımızda. O anlar zamanı oluşturuyor. Ve yaşadığınız o anlar kalıyor belleğinizde. Zaman o kadar değerli ki hızla geçiyor hayatımızdan da biz hiç bir şeyin farkında olamıyoruz.
Okumak dedim ya önce  kendinizi tanımanız gerekiyor. Sizin sevdiğiniz sevmediğiniz özelliklerinizi bilerek objektif olarak değerlendirmeniz ve kendinize bir yol haritası çizmeniz lazım. Bu yol haritasında en çok değer verdiğiniz soyut olanlar mı? yoksa somut olanlar mı? Yani maneviyata mı önem verirsiniz yada maddiyata mı? işte can alıcı nokta burada. Neden mi?
Ben kendimden örnek verecek olursam maneviyata daha fazla önem veren inançlarıma bağlı bir kişi olarak Allah'ın yarattığı her şeyi sevmekle başlıyorum günüme. Çünkü sevgi dili ile konuşuyorum çevremdekilerle. Ama bu demek değil yanlışlara göz yumuyorum. Gerektiği yerde hak edene hak ettiği tepkimi de veriyorum.İhtiyacı olana da gücümün yettiğince yardım ediyorum. Ancak kimseye acımıyorum. İnsanlar kendi yaşantılarını ancak kendileri bilirler ve hiç bir insan acınmaz. Ama her kezin imkanları farklı farklı dır. İmkanı dahilinde bir birlerine yardımcı olurlarsa zaten sevgi dili kendiliğinde oluşur. O an almış olduğum hazzı hiç bir şeyin verebileceğine inanmıyorum. Yada bir kedinin karnını doyurmak, bir köpeğin zor anında ona yardımcı olmak veya taşımakta olduğu yükü hafifletmek için bir yaşlıya yardım etmek, bir çocuğun istediği şeyi ona vermek inanın içimdeki mutluluğu anlatmaya kelimeler yetmez. Başka bir taraftan bakarsak yaşamımızın içine kazancımızın alın teri olması dürüst ve güvenilir biri olmanın vermiş olduğu hazzı başka hiçbir şeyde bulamazsın. Birisine yapmış olduğunuz haksızlığın farkına varıp da onu telafi etmenin, kırdığınız o kalbi kazanmanın verdiği mutluluğun tarifi yok. Sevgiyi paylaşmanın, kazancınızı paylaşabilmenin verdi huzur bambaşka.. Aslın da Allah'ın bize emrettikleri bunlar. Sosyal yaşam da fakir zengin uçurumu olmasın paylaşımla her kez mutlu olsun.. Çünkü dünya da biriktirdiklerimizin  bize öldüğünüz de bir faydası olmayacak. Ellerinizle ve ayaklarınızla işledikleriniz sorulacak. Dilinizle söyleyip kalbinizle tasdik ettikleriniz karşınıza çıkacak. Emin olun ben çevremden biliyorum sadece hayatını para kazanmaya adayıp kariyer peşinde koşanlar inanın kendi kazançlarının nasıl heba olduğunu görüyorlar ve yaşıyorlar. Bu arada bir ömrü de kaçırmış oluyorlar. Ama mutluluğu bilmediklerinden ve tatmadıklarından hayatlarını yaşadıklarını sanıyorlar. Her şeyi çok iyi bildiklerini zannediyorlar ama bilmiyorlar. Allah onları en çok istedikleri ile cezalandırıyor. En çok neyi kaybedince canları acıyorsa onlarla imtihan oluyorlar. Musibetleri onlara öyle geliyor. Yani dünya hayatı gelip geçici ise ve evren dünya ve insan birbirlerine uyumlu yaratılmışsa eğer burada ne kadar toplayabilirim Kazanca giden yol mübahtır düşüncesi ile kazanılanlar haydan gelen huya gider misali yok olurken , helal kazancın peşinde koşarak ve anı yaşayarak onun bereketi ile neleri yapabildiğnizi  görmek, hayatınızda nelerin değiştiğini bir deneyimlemeye değer zannediyorum. Çünkü toplumsal  tabularımız bizi örümcek ağı gibi örmüş herkesin yaptığı doğru gibi görünse de kitleler yanlış yaşamı körükleyebiliyor. Tarihte örnekleri o kadar çoktur ki deli denilen adam dosdoğru yaşamıştır. Kendini döneminde anlaşılamayan o kadar bilim adamı vardır ki yüzyıllar sonra değeri anlaşılmıştır. Okumak kendini okumak, ilişkide olduğunuz insanları okumak çevreyi, doğayı, yaşamı okumak. Okumak okumak okumaktan geçiyor her şey....

6 Ocak 2017 Cuma

BOYUN EĞMEM

BOYUN EĞMEM

Unutabildiğim kadar güçlü isem eğer,
Gururumdan sana boyun eğmem.
Aşkından yansam da kül olsam da,
Sevgilim inan sana belli etmem.

Unutamadığım kadar yıkık ve dökük
Her şeyi içimde, derinliklerde yaşarım.
Kasırgalar kopsa da yüreğimin için de,
Fırtınalara boyun eğerim de,
Sevgilim sana boyun eğmem.

Yaşadığım süre için de ,
Kendime küserim, kaderime küserim,
Sevgime saygı duyar, sana küsmem.
İçten içe yaksa da bu sevgi beni,
Kaderime boyun eğerim de
Sevgilim sana boyun eğmem.

Ben sevgime amadeyim, sahip çıkarım,
Seni hiç unutmam, hep hatırlarım.
Delikanlı gibi verdiğim sözü tutarım  da,
Sevgilim sana boyun eğmem.