Mutluluk sizce nedir? sorusuna cevap arayalım isterseniz bunca mutsuzluk içinde. Kimi parada kimi lüks yaşamda kimi başkaları için bir şey yaptığında vs. arar durur. Ama hiç kimse fark edemez ki yanı başında olduğunu. Aslında günlük yaşamın içinde o kadar mutlu olacak anları kaçırıyoruz ki farkına varmadan. Ama hayatı okumak gerekiyor. Bakınca görmek gerekiyor. Ama bu gün bırakın bu söylediklerimi insanlar burnunun ucunu göremiyor. Sarhoş gibi bir koşuşturma içinde, hırsla hedef edindiklerine sanki bir maraton koşuyormuş gibi koşuşturuyorlar. Anlar çok önemli yaşantımızda. O anlar zamanı oluşturuyor. Ve yaşadığınız o anlar kalıyor belleğinizde. Zaman o kadar değerli ki hızla geçiyor hayatımızdan da biz hiç bir şeyin farkında olamıyoruz.
Okumak dedim ya önce kendinizi tanımanız gerekiyor. Sizin sevdiğiniz sevmediğiniz özelliklerinizi bilerek objektif olarak değerlendirmeniz ve kendinize bir yol haritası çizmeniz lazım. Bu yol haritasında en çok değer verdiğiniz soyut olanlar mı? yoksa somut olanlar mı? Yani maneviyata mı önem verirsiniz yada maddiyata mı? işte can alıcı nokta burada. Neden mi?
Ben kendimden örnek verecek olursam maneviyata daha fazla önem veren inançlarıma bağlı bir kişi olarak Allah'ın yarattığı her şeyi sevmekle başlıyorum günüme. Çünkü sevgi dili ile konuşuyorum çevremdekilerle. Ama bu demek değil yanlışlara göz yumuyorum. Gerektiği yerde hak edene hak ettiği tepkimi de veriyorum.İhtiyacı olana da gücümün yettiğince yardım ediyorum. Ancak kimseye acımıyorum. İnsanlar kendi yaşantılarını ancak kendileri bilirler ve hiç bir insan acınmaz. Ama her kezin imkanları farklı farklı dır. İmkanı dahilinde bir birlerine yardımcı olurlarsa zaten sevgi dili kendiliğinde oluşur. O an almış olduğum hazzı hiç bir şeyin verebileceğine inanmıyorum. Yada bir kedinin karnını doyurmak, bir köpeğin zor anında ona yardımcı olmak veya taşımakta olduğu yükü hafifletmek için bir yaşlıya yardım etmek, bir çocuğun istediği şeyi ona vermek inanın içimdeki mutluluğu anlatmaya kelimeler yetmez. Başka bir taraftan bakarsak yaşamımızın içine kazancımızın alın teri olması dürüst ve güvenilir biri olmanın vermiş olduğu hazzı başka hiçbir şeyde bulamazsın. Birisine yapmış olduğunuz haksızlığın farkına varıp da onu telafi etmenin, kırdığınız o kalbi kazanmanın verdiği mutluluğun tarifi yok. Sevgiyi paylaşmanın, kazancınızı paylaşabilmenin verdi huzur bambaşka.. Aslın da Allah'ın bize emrettikleri bunlar. Sosyal yaşam da fakir zengin uçurumu olmasın paylaşımla her kez mutlu olsun.. Çünkü dünya da biriktirdiklerimizin bize öldüğünüz de bir faydası olmayacak. Ellerinizle ve ayaklarınızla işledikleriniz sorulacak. Dilinizle söyleyip kalbinizle tasdik ettikleriniz karşınıza çıkacak. Emin olun ben çevremden biliyorum sadece hayatını para kazanmaya adayıp kariyer peşinde koşanlar inanın kendi kazançlarının nasıl heba olduğunu görüyorlar ve yaşıyorlar. Bu arada bir ömrü de kaçırmış oluyorlar. Ama mutluluğu bilmediklerinden ve tatmadıklarından hayatlarını yaşadıklarını sanıyorlar. Her şeyi çok iyi bildiklerini zannediyorlar ama bilmiyorlar. Allah onları en çok istedikleri ile cezalandırıyor. En çok neyi kaybedince canları acıyorsa onlarla imtihan oluyorlar. Musibetleri onlara öyle geliyor. Yani dünya hayatı gelip geçici ise ve evren dünya ve insan birbirlerine uyumlu yaratılmışsa eğer burada ne kadar toplayabilirim Kazanca giden yol mübahtır düşüncesi ile kazanılanlar haydan gelen huya gider misali yok olurken , helal kazancın peşinde koşarak ve anı yaşayarak onun bereketi ile neleri yapabildiğnizi görmek, hayatınızda nelerin değiştiğini bir deneyimlemeye değer zannediyorum. Çünkü toplumsal tabularımız bizi örümcek ağı gibi örmüş herkesin yaptığı doğru gibi görünse de kitleler yanlış yaşamı körükleyebiliyor. Tarihte örnekleri o kadar çoktur ki deli denilen adam dosdoğru yaşamıştır. Kendini döneminde anlaşılamayan o kadar bilim adamı vardır ki yüzyıllar sonra değeri anlaşılmıştır. Okumak kendini okumak, ilişkide olduğunuz insanları okumak çevreyi, doğayı, yaşamı okumak. Okumak okumak okumaktan geçiyor her şey....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder