Günümüzde İslama karşı artan nefret oldukça yüksek bir çıtaya ulaştı. Bunun sebeplerinden en önemlisi son gelen peygamber ve kitabını kabul etmemekten kaynaklanıyor. İnsanın varoluşundan bu yana bir tapınma ihtiyacı hep vardır içinde. Ama yaratılmış olan aklı bu yaratımın nasıl olduğuna idrak edemez.. Çünkü kendisi aciz yaratılmış bir varlıktır. Bu aciziyetini de asla kabul etmez. Toplumlar bu inanç arayışında hep gözle görülen yaratılmış varlıklara tapınmış yada açıklayamadıkları olaylar karşısında insan üstü varlıklar oluşturarak (Mitler) tapınma yoluna gitmişler ve bir sürü tanrılar elde etmişlerdir. Allah her zaman belli zamanlarda varlığını göstermek için peygamberler ve kitaplarla bu toplumlara iletmiş ama her zaman bu insanlar kendi dediklerinden sapmamışlardır. Peygamber olarak gelen ve yaratıcı ile görüşen bu insanları deli olarak nitelendirmişler ve toplumu yanlışa götürüyor diye öldürmüşlerdir. Daha sonra bu toplumlar yok edilmiştir.Tabı bunun sonucunda halen günümüzde bu kadar bilimin ilerleyişinde bile bu olayların nasıl olduğunu bulamamışlardır. Bunun sonucunda insanların nasıl yok edildiği merak konusu. Bir örnek verecek olursak İtalyada ki Pompei şehri ve taş olan insanlar nasıl bu hale geldi açıklanamıyor.Halen günümüzde turist akımına uğramaktadır. Ya da Lut gölünün oradaki madam lut'un nasıl taşlaşarak günümüze kadar gelmiş araştırmaları sürüyor. İnsan oğlu firavunun bedenini bulmuşlar ve günümüze kadar nasıl geldiğini anlayamamışlar ve halen araştırmaktalar ama hüküm sürecek başka dünyalar arayışlarını sürdürüyorlar. Neden mi? Çünkü insanlar hükümlerini kendilerinin süreceği bir dünyada yaşamak istemelerinden kaynaklanıyor. Yani yaratıcı olmak istiyorlar. Ve dünyada şeytani zekalarını kullanarak halen de yollarından geri kalmıyorlar.
Gelelim Allah tarafından gönderilmiş bu kitaplar ZEBUR TEVRAT VE İNCİL nasıl tahrip edildi sorusuna. İnsanlar peygamberler nezdinde gönderilmiş bu kitabı etkisiz hale getirmek için çıkarlarına göre ayetleri değiştirerek ve zamanla da kitabın neredeyse tamamını kendileri yazmak sureti ile Allah'tan gelen hüküm ve emirleri yok etmişler ve katı toplumsal kural ve cennet cehennem kendi ellerindeymiş gibi korkutarak ve işkenceli ölümlerle toplumu sindirmişlerdir. İnananlar gizli olarak dinlerini yaşamışlar inanmayanlar da hükümlerini sürdürmeye iktidarlarını devam etmeye güçlerini ortaya koymak için çabalayıp duruyorlar. Günümüzde de olduğu gibi. Allah'ın emir ve yasaklarını yok saydıktan sonra onların yerine kendi çıkarlarını göz önünde tutarak kurallar koymuşlar sistemler oluşturmuşlardır. Allah'ın kendine vermiş olduğu ( kıyamete kadar zaman vereceğim) sözüne muhalefet ederek halen de hükümlerini sürdürmektedirler. Bu yanlış hükümranlık son Peygamber olan HZ. MUHAMMED ve KURAN'ın inmesiyle ve KURAN'ın yavaş yavaş bir ilaç gibi topluma enejekte etmek sureti ile son bulmuş ancak dünyada güzel ahlâk adalet sağlanmışsa da aynı yanlışlar peygamberimiz vefat ettikten sonra da müslüman toplumların içinden çıkan bu zalimlerin ayrıştırmasıyla, fitnelerle fesatlarla peygamberimizin ağzından uydurulan yalan hadislerle ve kuranın içinden çıkarılan ve ayetleri kendilerine uyarlayan insanlar tarafından bu din, önce hedeften saptırılmaya çalışılmış ve kökeni aynı olan islam dini mesheplere bölünmüştür. Aslında temelde ki kurallar aynı olmasına rağmen, kendi uydurdukları bir çok hükümleri varmış gibi toplumlara kabul ettirip, cahilleşen toplumları kullanarak bu güne kadar gelinmiştir. Oysa Allah, müslümanlara 'birleşin ayrışmayın' derken onlar tam tersine uygulamalarla , önce ahlaktan yoksun bırakmak kaydı ile aşırı Allah'ın emirleri dışında ki ibadetlerle cennet ve cehennem vââd ederek insanları körü körüne kulluk yapmaya davet etmişler ve insanlar da Allah bize ne diyor neyi emrediyor diye sorgulamadan düşünmeden Allah'ın kitabını okumaktan alıkonularak cahilleştirilmiş ve sapkınlaştırılmıştır. Bu şekil de sömürüye açık hale getirilmiş ve köleleştirilmiştir. Bunu en güzel örneği israiloğullarının mısır firavunu tarafından nasıl köleştirilmişse- kurandan bunu okuyabilirsiniz-, bu günde İsrailoğulları'nın atalarının intikamını almak sureti ile kurdukları sistem dünya fakir ülkelerinin üzerinde nasıl da hüküm sürdüğünü anlamak çok da zor değil. İşte yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak fesat ve fitne ile yoksul insanların köle olmalarına ve bu sistemle zenginlerin sefa sürmelerine zemin hazırlanmıştır. Bu zalim ve inkarcı güruh kendilerini bildikleri gibi Hz Muhammedin son peygamber olduğunu bildikleri halde halen oyunlarına devam edip bu peygamberin ümmetinden intikam alma sureti ile bir çok çıkarcı insanları kullanarak onları üstümüze salmakta ve yeryüzünde kan akıtmaya devam etmektedirler. Bunun yanı sıra müslümanlar mezhep ayrılıklarından birbirlerine düşerek en büyük zulmü kendilerine yapmaktadırlar. Bu iç karışıklık bu zalim güruhun işine gelmekte her türlü şeytani zekalarını kullanarak uzaktan kumandalık yaparak bu durumu kendi lehlerine çevirip duruyorlar. Bu gün insan hakları bildirgesi de Peygamberimizin veda hutbesidir. Aslında bize bu gün insan haklarından bahsedenler bize bunu dayatırken bilmiyorlar ki peygamberimizin bize yaşamamızı emrettiği emirlerdir.İnananlar peygamberinin izinden gitmeyi bırakmış ve Allah'ın kitabını kullanarak saptırılmış bir din uydurarak bu yanlışa çanak tutup Allah'a yönelmiyorlar. Allah'tan ve kitabından uzaklaşan insanların da kafirlerden bir farkı kalmıyor Allah bize okuyun diye başlayan bir kitap ve düşünün sorgulayın daha önce yaşananlardan ibret almaz mısınız ile biten kuranı göndermiş. Kimse Allah'ın ne dediğini gerçekte öğrenmeye kalkmıyor ve kulaktan dolma öğretilen dinle islam'ı yaşadığını zannediyor. Gerçek inananların da sabretmekten başka bir çareleri yok. Ancak Allah'a yönelerek dua etmek onların en büyük kılıcı. Yani ilahlaşmak uğruna verilen çabanın sonucu da bugün yaşadıklarımız. Kuranı kerimi de bugünkü sırayla değil de iniş sırasına göre okuyup peygamberimizin hayatı ile birleştirirseniz benim ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız. Çünkü İSLAM asla kötülüğü ve zalimliği emretmez ve bunu şeytanın oyunları olarak gösterir ve şeytana, yani kötü düşüncelere yer vermeyin hak yemeyin kan dökmeyin zulüm etmeyin, adil olun, vicdanlı olun, toplumlar arasında zengin fakir uçurumu oluşturmayın, fitne fesat çıkarmayın ve israf etmeyin der. Bununla birlikte de bana şükredin der. Yani güzel ahlâk dinle birlikte vardır. Kuran güzel ahlakla başlar ve peygamberimiz kuranca yaşamıştır. Onun hayatı hepimizin örneğidir. Biz gerçek inananlar Rabbimiz'e yönelir kitabını okur ve peygamberimize öğretildiği şekilde uygularsak ve ibadetlerle de aşırıya kaçmaz isek kurtuluşumuz bizim elimizdedir ve Allah yar ve yardımcımızdır..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder