19 Aralık 2016 Pazartesi

TEPKİSİZLİK VE............

Artık bu monotonlaşmış hayat içerisinde bize her şey normal geliyor  ya da bana dokunmasında aman anlayışı bir hastalık gibi çoğaldı toplumumuzda. Doğrular tektir. Ama çıkar doğruları türlü türlüdür. Şeytanın işleri ya nasıl yapsam da kendi lehime çevirsem. Bu her konuda kendini düşünmek bencilleşmek aileden bir başlayın toplumun içine kadar sarar . Çünkü insanlar hayatlarını kolaylaştıran davranışları sorgulamadan düşünmeden yaparsa yada etki altında kalırsa yada bir başkasına benzemeye kalkarsa gibi gibi belli bir zaman sonra yanlış olan şeylere tepki göstermez üzüm üzüme baka baka kararır misali her kez yapıyor anlayışı ile devam eder. Sizde bu yanlış davranışlara çevrenizde yada iş hayatınız da tepki göstermezseniz bir tek ben mi varım bana ne derseniz işte işin vehameti burada başlıyor. Artık her kez işine geldiği gibi davranmaya başlayacak ahlâk kurallarından yoksun  yetki ve statüsüne güvenerek hareket edecek nitekim içinde bulunduğumuz durum bu yolda ilerliyor. Kanunlar tam manası ile uygulanmıyor şikayetler önemsenmiyor derken insanlar vahşi duygularını törpülemeden içinden geldiği gibi yaşam sürdürüyorlar ve toplum yozlaşıyor. Artık kim kime gücü yeterse misali bu toplumdan hayır gelmez ve yok olmaya mahkumdur. Aslında insan terbiye edilebilen ve eğitilebilen bir varlık olması nedeni ile yozlaşan toplumla da eğitim de zayıf olduğundan artık düzelmesi bayağı zordur. İnsanlar birbiri ile iç içe yaşıyorsa bu yaşamın kuralları olmalıdır. Toplumsal kurallar insanın  yaşam tarzını düzenler. Bu kurallara uymayan yaşam tarzları tepkilerle törpülenir ve kişileri bağlayıcı mekanizma görevini yapar. Örnek toplum alın teri ile çalışmak yerine rüşvet almayı alışkanlık haline getirse toplumdan da kabul görse artık her kez rüşvet alarak iş yapmaya başlar. Rüşvetin arkası hırsızlık ve başkalarının ihtiyaçlarının üzerinden kazanılan bu haksız kazanç sizi şeytanın tuzaklarına düşürerek başınıza gelmeyen de kalmaz bu da arka planı bu işin. Bizi ilgilendiren kısmı toplumun insani duyguları olan yardımlaşma merhamet etme hayır yapma duygularını yok ederek bencil ve pervazsızca yaşamak gayri insani olarak. Bu örnekleri o kadar çoğaltabiliriz ki.... Yani demem o ki yanlış olan şeylere tepki göstermek bizim insani bir görevimizdir. Haklının yanında olmak destek vermek ahlaksızlık yapanı ifşa etmek aman bana ne dememek gerekir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışından uzaklaşıp o yılanın küçükken den başını ezmek insan olan her keze yaraşır. Temiz bir toplum ancak ahlâk kurallarına uyarak ve uyararak olur. Toplumun kanayan yaralarından biridir sokaklara çöp atmak çevreyi kirletmek havayı kirletmek yeşili yok etmek hayvanlara zarar vermek v.s. insanlar insanca yaşamak için eşrefi mahlukat olarak yaratılmıştır. Şuurlu varlıkların en şereflisidir. Bizim bu şerefi hak etmemiz gerekir. . Kendinden başka kimseye değer vermeyen önemsemeyen insan toplulukları başına gelen müsübetlerle boğuşmaktan yaşamayı bile beceremez. Hayattan zevk alamaz. Çevresine duyarlı ve ahlâklı insanlar yaşadıklarını doyasıya hissederken inanın o kadar çok şey öğrenirler ki.... Her şey onlarla konuşur sanki. Kendisi bile şaşırır. Çünkü bizler doğumumuz dan ölümümüze kadar sürekli öğrenmeye odaklı yaratılmışızdır. Bunun farkına vardığımızda işte her şey ordan sonra başlıyor. Hayatında ki değişikliklere kendi bile şaşırır.  Yaşamak gerekir hem de en duyarlısından ve hemde  ahlaklısından bu hayatı... Düzenli hayat  kurallı ve duyarlı yaşamak dileği ile....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder